Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

YAZI-YORUM : ŞEŞ BEŞ

Yaklaşık

tarih

Uzun bir ara vermişim yazılarıma — kalem de kağıt da özlemiş beni. Hızlı hızlı yazıyorum; bu gece aklıma gelenler var, biraz iğneleyip çizeceklerim de…

Ceplerinde akrep taşıyan iş adamları

Ceplerinde akrep taşıyan iş adamları demek sadece benim koyduğum bir benzetme değil. STK’sı olanı var, yardım toplayanı var, yardım isteyen de var — hatta basın bile aralarında. Yapmıyorsunuz. Destek olmuyorsunuz. Hatta köstek olanlarınız da var.
Yalova’da iş yapıyorsanız, Yalovalı üzerinden para kazanıyorsanız, her taşın altında eliniz kolunuz varsa kalkıp destek çıkacaksınız. “Param var, şu kadar kazanıyorum, bunu alıyorum, bunu yapıyorum” laflarıyla olmaz bu iş. Yalova’da kazanıyorsan, Yalova’ya da sahip çıkacaksın. Zekat zamanı mı gelelim? Size sesleniyorum: Çarşaf çarşaf yazacağım bir dahaki yazımda.

Proje üretemeyip proje çalanlar

Kaç tane proje ürettiniz, kaç tane program yaptınız? Herkes “ben yaptım” diyor; ertesi gün dost sandıklarımız aynı programı sırtımızı döndüğümüz anda birebir uyguluyor. Taklit mi? Evet. Taklitler esas olanı yaşatır demiş bir arkadaşım; ama kaç kişi farkında?
“Bu Ebrun’un içeriği” demeyecekler yani. Bir kere de kopyala-yapıştır yapmadığınızı görsek başımız göğe erecek. Siz üretemiyorsanız, biz üretelim; ama Allah aşkına, çalmayın.

Basının güzide olmayan temsilcileri

Basının her kolunda ekmeğini taştan çıkaran, sabahın beşinde yollara düşüp haber peşinde koşan emekçiler var — onlara saygım sonsuz. Ama öte yandan, kulislerden beslenen, “benim elimde var” diye baskı yapan, tehdit eden, “vermezsen yayarım” kafasındaki tipler de var. Sosyal medyada hoplatanlar, yuvarlayanlar, ne olduğu belirsiz hesaplar…
Düne kadar aynı masada yemek yiyenler bugün birbirinin kılıfını arıyor. ALOOO — kendinize gelin! Kimin nereden geldiğini zaten biliyoruz; ama yazmıyoruz, çizmiyoruz. “Eski Yalovalıyız” dedikçe size tuhaf geliyor olabilir; ama biz biliyoruz—sizin hikâyeniz, yüzeydeki parıltıdan daha farklı.

Yalovalıyız mı, ne yaptınız Yalova’ya?

Kemal Sunal’ın repliği geliyor aklıma: “Ben de paşayım, sen de paşasın, hepimiz paşayız.” Yalovalıyız demek kolay; peki ya yaptıklarınız? Yalova’ya ne kattınız?
Sokakta misket oynadığınız, bisiklet öğrenirken yanında duran arkadaşlarınızla şimdi neden kavga ediyorsunuz? Siyasete girince mi değiştik? Düne kadar beraber yiyip içtikleriniz bugün niye düşmanınız oldu? Ne oldu da paylaşamıyorsunuz?

Susuz Sugören köyü

Sugören’e bir kez gittim; etkinlik vardı. “Susuz köy” dediler. “Karış karış Yalova” programımızla gidip köyleri ziyaret etmek istedik; muhtarına ulaşamadık. Ulaştığımız bir arkadaşa örnek video gönderdik, “İzleyip dönerim” dedi—kışa giriyoruz hâlâ dönüş yok.
Sesiniz olmaya geliyoruz dedik; kimseden tek bir ses çıkmadı. Sosyal medyada bağırmanız, görünür olmanız gerekiyor; yoksa kimse sizi duymuyor.
O “karış karış Yalova” programımızı kopyalamaya çalışanlar, sadece köyü süsleyip ön plana çıkmak isteyenler neredeler? Eğlence yapıyorsunuz, fotoğraf paylaşıyorsunuz; peki sorunların üzerine neden gitmiyorsunuz? Hani “Yalovalıyız” ya, hani her köye destek verecektiniz?

Bu işler, iki yavru kuzuyu kucağa alıp poz vermekle bitmiyor.
Sözün özü: Konuşmak kolay, yapmak zor. Eğer Yalova’dan kazanıyorsan, Yalova’ya hizmet et. Eğer projeni kendin üretmiyorsan, çalma. Basın etiğe aykırı manevralardan uzak dursun. Mahalleyi, köyü, şehri gerçek meseleleriyle görünür kılalım — sahte parıltıya kapılmadan.

Sürç-ü Lisan Ettim İse AF ola Kalın Sağlıcakla

12.09.2025/ Yalova

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir